Güzelce
Kız, bir kral kızıdır. Dünyalar güzelidir. O kadar güzeldir ki; görenler
dayanamaz, yıldırım düşmüş gibi kendilerinden geçerler. Bu yüzden genç kız, hep
peçeli gezer, güzel yüzünü kimseye gösteremez.
Artık zamanı gelmiştir diye düşünen babası, dört bir yana haberciler
çıkarır kızını evlendirecektir ama kim kızının peçesini açıp güzelliğine
dayanır, onu dünya gözüyle seyredebilirse kızını ona verecektir.
Bu çağrıya yedi iklim, dört bucaktan şehzadeler, vezir çocukları, dünya
zenginleri, yiğitler, bilginler, kısacası gençliğine, bilek gücüne güvenenler
dört nala Amasya’ya gelirler.
Amasya meydanında kurulan özel bölümde bulunan Güzelce Kız bekleyedursun.
Kendine güvenen delikanlılar cesaretlerini toplayamaz, yanına yaklaşan ise
peçesini kaldırmak istediğinde eli titrer, dizlerinin bağı çözülür. Bu sahneler
günlerce devam eder. Bir gün fakir mi fakir, ama yiğit mi yiğit, gerçekten
güzel, alımlı bir delikanlı “Ben de şansımı denemek istiyorum!” diye destur
alıp tahtın yanına yaklaşır. Herkesin şaşkın bakışları arasında hiç vakit
geçirmeden Güzelce Kız'ın peçesini kaldırır. O an öyle bir elektriklenme olur
ki, bir aydınlanma, bir alev, bir ateş sarar etrafı. Kimse ne olduğunu
anlayamaz. Meydanda bulunanlar korkudan yerlere kapanır. Sonra, sonsuz bir
sessizlik içinden kömür kesilir iki genç, yan yana uzanmış şekilde.
İki gencin cesedi, şehre yakın yerdeki bağ ve bahçelikler yanında bulunan
kaya mezar içinde iki ayrı odaya gömülür. Bu kaya mezarının dışı güneşle
birlikte Güzelce Kız’ın yüzü gibi parlamaya başlar. Bu parlaklığından dolayı
da, daha sonra kaya mezarın adı " Aynalı Mağara" diye ünlenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder