Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok padişah
Amasya'da dünyaya gelmiş ve şehzadelik yapmıştır. Bu sebeple Amasya'nın Osmanlı
tarihi açısından da önemi büyüktür. I. Mehmet , II. Murat , Fatih
Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim gibi padişahlar Amasya'da
şehzadelik yapmışlardır. Özellikle 16.yüzyıla kadar olan dönemde birçok şehzade
Amasyalı vali kızları ile evlenmiş, bunlardan çocuk sahibi olmuşlardır. Çelebi
Mehmet'in eşi Kumru Hatun, II.Murat'ın eşi Yeni Hatun Amasyalılardır. Aynı
zamanda Osmanlı'da 'Köprülüler Dönemi' olarak adlandırılan, sadrazamların
otoritesinin arttığı dönemde gören alan Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, Köprülü
Mehmed Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Köprülü Fazıl Mustafa Paşa,
Merzifonlu Çalık Hacı Ali Paşa gibi sadrazamlar Amasya sınırları içinde dünyaya
gelip yetişmişlerdir.
26 Mayıs 2015 Salı
BÜYÜK AĞA MEDRESESİ
Sultan
II. Bayezid'in Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır.
Ön Asya ve Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plan şeması fonksiyon
itibariyle ilk defa bu medresede tatbik edilmiştir. Her kenarda üçer adet yer
alan ve tonozlu revakların gerisinde bulunan kubbeli odaların güney kenarında
daha büyük ve yüksek bir kümbet ve örtülü mekâna yarım kubbelerin bağlanması
ile meydana gelen "L" planlı bir dershane yapının esasını teşkil
eder.
Duvarlarında
üç sıra tuğla arasında moloz taş kullanılmış, giriş daha yüksek tutularak
silmelerle yumuşatılmıştır. Avluda köşeli sade başlıklar, sütunlar üzerine
oturtulmuş dengeli revak kemerleri ve duvar üzerindeki Bursa kemeri uygulaması
iç mimariye cazibe kazandırmıştır. Dershane önündeki revak kubbesi iç orijinal
mukarnas dolgu ile bezenmiştir.
GÖKMEDRESE
1267 yılında Amasya Valisi Seyfettin Torumtay tarafından yaptırılmıştır. Cami; medrese ve mezar odası ile kapalı bir külliye şeklindedir. Yanında bulunan kümbet mavi renkte çinilerle süslendiğinden Gökmedrese adını almıştır. Sadece kesme taş mimarisi olgun oranları ve süslemeleri bakımından Anadolu'da eyvan biçimli portalı olan sayılı camilerdendir. Türbe, tuğla ve tek renkli koyu yeşil çinilerden meydana gelmiş zikzak motiflidir.
II.BEYAZID KÜLLİYESİ
Yeşilırmak kıyısında geniş bir alanda Cami, Medrese, İmareti be Tabbane'den oluşan büyük bir yapı grubudur. Giriş kapısı üstünde ve iki yan duvarlarında yer alan Ali Bin Mezid imzalı kitabesine göre (H. 891) 1486 yılında tamamlanmıştır.
Dört tarafı da kagir (taş ve tuğladan yapılmış) bir duvar ile çevrili olan külliyenin avlusunu çevreleyen surda, ikisi güneyde, ikisi kuzeyde, birer tane de doğu ve batıda olmak üzere toplam altı kapı bulunmaktadır. Külliyenin kuzey tarafı tamamen ırmağa bakmaktadır. Bahçede, 400-500 yıllık anıt ağaçlar bulunmaktadır.
Külliyeyi çevreleyen 120 x 160 m boyutlarındaki avlu içinde, ortada cami,
caminin sağ (batı) tarafında büyük bir medrese, sol (doğu) tarafında bir
imarethane ve kiler vardır. Avlunun güneydoğu köşesinde türbe (II.Bayezid'in
şehzadesi Ahmed'in oğlu Osman Çelebi), kuzey ve güneydoğusunda birer şadırvan,
caminin kuzeybatısında da muvakkithane bulunmaktadır
AYNALI MAĞARA
Güzelce
Kız, bir kral kızıdır. Dünyalar güzelidir. O kadar güzeldir ki; görenler
dayanamaz, yıldırım düşmüş gibi kendilerinden geçerler. Bu yüzden genç kız, hep
peçeli gezer, güzel yüzünü kimseye gösteremez.
Artık zamanı gelmiştir diye düşünen babası, dört bir yana haberciler
çıkarır kızını evlendirecektir ama kim kızının peçesini açıp güzelliğine
dayanır, onu dünya gözüyle seyredebilirse kızını ona verecektir.
AMASYA KALESİ
Yeşilırmak'ın
kuzeyinde bulunan ve Harşene Dağı adı verilen dik kayalıklar üzerindedir.
Timur'dan
kaçan Osmanlı Şehzadesi I.Mehmet Çelebi, bu kaleye sığınmıştır.Kalenin
"Helkıs", "Saray", "Maydonos"ve
"Meydan" adlarında dört kapısı, kale içinde "Cilanbolu"
adlı bir su kuyusu, sarnıcı ve zindanları bulunmaktadır.
Yeşilırmak
Nehri'ne ve kral mezarlarına kadar uzanan M.Ö.3. yüzyıla ait merdivenli bir
yeraltı yolu ile burç ve cami kalıntıları görülmeye değer niteliktedir. Kalenin
güney eteğinde Osmanlılar tarafından kullanılmış olan Kızlar Sarayı'na ait
kalıntılar ile yamaçlarda yerden 20-25 m. yükseklikte düz bir duvar halinde
kalker kayalara oyulmuş olan M.Ö.3. yüzyıla ait irili ufaklı 18 adet kaya
mezarı bulunmaktadır.
FERHAT İLE ŞİRİN
Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir
delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan
duygularının ifadesi olduğu söylenir.
Amasya
Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat.
Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e
suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı
uzak bir yerdedir.
Ferhat'ın
gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların
böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan
kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.
BORABAY GÖLÜ
Bir doğa harikası olan Borabay gölü, doğa yürüyüşü,
piknik ve kamp için son derece uygun bir seçenektir. Denizden 800 m. (1050
rakım) yükseklikteki krater gölü olarak bilinen göl aslında küçük bir akarsuyun
etraftan gelen yıkıntılarla tıkanması sonucu oluşmuş, doğal bir set gölüdür.
Bakanlar Kurulunca Turizm Merkezi olarak ilan edilmiş bulunan Borabay Gölü’nde
9 adet bungalov ev, gazino, kamp ve piknik alanları, doğa yürüyüşü parkuru ve
dinlenme imkanları vardır. Bu nedenle yerli ve yabancı ziyaretçilerin çok sık
uğradığı bir merkez durumundadır.
80 metre genişlik ve 25 metre derinliğe sahip olan göl, doğu batı yönünde uzanan bir vadi de yer alır. 900 x 300 metre ölçülerindeki gölün etrafında kayın, sarıçam, sedir, kestane ağaçları ile karışık Tabiat harikası gölün rengi zümrüt yeşilidir. Güney kıyısı sarp ve diktir. Kuzey kıyısı piknik amaçlı kullanılmaya uygundur.
Gölde kayık ile tur atılabilmekte ve göl etrafında temiz hava ortamında yürüyüş yapılabilmektedir. Belediye tarafından işletilen orman içi dinlenme tesisleri vardır.
80 metre genişlik ve 25 metre derinliğe sahip olan göl, doğu batı yönünde uzanan bir vadi de yer alır. 900 x 300 metre ölçülerindeki gölün etrafında kayın, sarıçam, sedir, kestane ağaçları ile karışık Tabiat harikası gölün rengi zümrüt yeşilidir. Güney kıyısı sarp ve diktir. Kuzey kıyısı piknik amaçlı kullanılmaya uygundur.
Gölde kayık ile tur atılabilmekte ve göl etrafında temiz hava ortamında yürüyüş yapılabilmektedir. Belediye tarafından işletilen orman içi dinlenme tesisleri vardır.
HAZERANLAR KONAĞI
Hatuniye
Camii'nin doğusunda yer alan Yalı evleri dizisindeki en güzel konaktır. 1865
yılında inşa edilen bu konak Osmanlı döneminin en zarif sivil mimari
örneklerinden birisidir.
Konağın
iki ayrı girişi vardır. Bunlardan birisi sübyan mektebi ile evler arasında
Arnavut kaldırımlı dar yolun bulunduğu avlu kapısıdır. Saçak üzerine kiremit
örtülü, çift kanatlı bu kapı bodrum kat ve haremlik bölümü ile irtibatlı ön
avluya açılır.
Her
Türk evinde olduğu gibi burada da haremlik girişi önünde bir kuyu mevcuttur.
Avlunun batı köşesinde bina ile bütünleşmiş kazan ocağı dikkat çekicidir. Bu
ocak farklı bir üslupla "Hayat" tabir edilen girişlerde değil avluda
gerçekleştirilmiştir.
KRAL KAYA MEZARLARI
Helenistik dönemde,
Amasya’yı İÖ.333’den İÖ.26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına
ait olan Kral kaya Mezarları, Harşena Dağı’nın güney eteklerine, kalker
kayalara oyularak yapılmıştır.
Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından ve tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır. Kalker kayalara oyularak yapılan bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente hakim bir noktadadırlar.
Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından ve tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır. Kalker kayalara oyularak yapılan bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente hakim bir noktadadırlar.
Kral Kaya Mezarlarının en büyüğü, galeri ve merdivenlerle çıkılan, batı yönündeki en son mezardır. Bu mağaranın yüksekliği 15m, genişliği 8m, derinliği ise 6m’dir. Mezar odasına girişi, diğer mezarlardaki kapılardan daha yüksektir. "Büyük Kral Mezarı" olarak da adlandırılan mağara, cephe itibariyle pek çok tahribata uğramıştır.
Kızlar Sarayı üzerinde yer alan üçlü kral mezarı birbirine çok yakın oyulmuştur. En solda yer alan mezar, ortadaki mezar sahibini gölgede bırakmak amacıyla ön plana çıkarılmıştır. Kızlar Sarayı’nın alt kısmında ve Demiryolu tünelinin hemen üzerinde bulunan mezar da, diğerleri gibi, blok kaya oyularak yapılmıştır. Diğer kaya mezarlarından farklı olarak, etrafı oyulmamıştır. Ayrıca mezar odasına çıkmayı kolaylaştıracak taş merdivenler de yapılmamıştır. Mezar odasının sağ ve sol kenarlarında yapılan sütunlar daha sonra kırılmıştır.
Mağaraların bütününde görülen kapaksız, 2-3 metre arasında değişen yükseklikte, kapıya benzeyen girişler, bu mağaraların ortak özelliğidir. Mağaraların etrafı geniş biçimde boş bırakılmasının amacı da, bazı mezarların tavaf edilmesi, bazılarında da kayalardan sızan suların hava ile temasını ve mezar odasının korunmasını sağlamaktır.
Kral Kaya Mezarları bazı dönemlerde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmışlardı. Örneğin VI. Mithridates, kendisi ile yapılan barış görüşmelerinde zorluk çıkaran Romalı elçileri, Demiryolu geçidinin hemen üzerinde yer alan mezara hapsetmiştir.
1075’te Amasya’yı fetheden Melik Ahmed Danişmend Gazi, mezarların içindeki Pontus devrinden kalma gömüleri kaldırtmış. Yine o dönemde, Hıristiyan keşişlerin bu mağaralarda inzivaya çekildikleri bilinmektedir.
25 Mayıs 2015 Pazartesi
ŞEHR-İ AMASYA
ŞEHR-İ AMASYA
Bu Şehri Görmediyseniz,Henüz En Güzelini Görmediniz Demektir...
Orta Karadeniz'de, Yeşilırmak vadisi Harşena Dağı eteklerine kurulan Amasya, 7 bin yılın üzerindeki eski tarihi boyunca krallık başkentliği yapmış, bilim adamları, sanatkarlar, şairler yetiştirmiş, şehzadelerin eğitim gördüğü bir belde olmuştur. Kurtuluş savaşının başlangıç temelleri de Amasya'da atılmıştır. Amasya, tarihi ve kültürel zenginlikleri yanı sıra, özellikle Yeşilırmak kıyısına yapılmış Yalıboyu evleri ile dikkat çekmektedir. Dünyanın en güzel Misket elması, kirazı, şeftalisi ve bamyasının üretildiği, tarih ve doğanın birlikte bulunduğu ilginç bir antik kent görmek istiyorsanız sıcak kanlı ve misafirperver Amasya sizi bekliyor.
AMASYA KALESİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)